Bir dakika durabilir miyiz? Bugün 10.28 bol sinema konuşmalı, Bhagavat Gita atıflı meditasyon eğitiminden sonra ve bu aralar popüler sinemaya kendimi kaptırıp günde üç film bitiriyor olmam ile birlikte aklıma gelen sahne ve söz buydu. Hani filmin en karanlık döneminde bilir kişiler/ekip bir araya toplanır ve birbirlerini anlamadan bağırışmaya başlarlar, bazen biri sadece oturur üzgün ve/veya kayıtsız, ve odada şöyle bir ses işitilir “bir dakika durabilir miyiz’’. Sonrası sessizlik. Ve duralım diyen kişi bilge bir şekilde konuşmaya başlar mevcut durumun nasıl çözüleceğine dair. Bir dakikada filmin nasıl ilerleyeceğine dair plan belli olur. Burasının fazla popüler sineması olduğunu düşünürdüm hep, yani bir anda en bilge sözü söylemek.. ben olsam söyleyemeyebilirim yani ortada mevcut bir kriz var. İşin şakası bir yana zihnimiz de böyle, şöyle açıklayayım bendeki, sizdeki, bizdeki zihni, kendimce.
Ayurvedada (yaşam bilimi) dosha kelime anlamı olarak kaos demektir, beden tipimiz aslında dünya elementlerinin birer kaosudur. Kaosun içinden çıkmak mümkün değildir fiziksel olarak çünkü bu dünyada yaşıyoruz. Ancak zihin öyle değil, zihin kaosun içinden çıkabilir, düzeltme kaosun içinde sakinliğini koruyabilir ve tıpkı sinemada belki de yüzlerce defa sahnelenen “bir dakika durabilir miyiz’’ sahnesi de bensel ve toplumsal zihnimizin bir haykırışıdır belki de. Bhagavat Gita da sonuçta zihnimizin savaşını anlatır bir anlamda, kendimizin kendimizle olan savaşını. Savaşımızı. Ve Bora Ercan Hoca’nın her zaman üstüne basarak söylediği eka grata için bir problem olmalı paradoksal olarak, problem olmalı ki odaklanabilelim tekliğe. Dünyaya, kaosa, prakritiye, elementler, duyular ile içteki ruhun savaşına geldik, daha büyük bir savaş olabilir mi bundan? New York’u kötü bir canavardan kurtarmıyoruz ama kendi bölgemizi, bedenimizi, ruhumuzu tek bir noktaya, o anın problemine odaklayarak çözüme ulaşıyoruz, kendi canavarlarımızı kendimizden çıkarmaya uğraşıyoruz. Meditasyon ve yoga burada devreye giriyor kanımca, tek bir noktaya odaklanıp zihni sakinleştiriyoruz, yoga citta vritti nirodhah; sonra zihnimizde o sessizlik anını buluyoruz, an göreceli, sonra içteki biz dıştaki bize o güne yarayacak bir şey söylüyor, bazen hareketimize yavaşlık katıyor, bazen enerjiyle dolduruyor, bazen bir eureka hali veriyor. Ve çözümü buluyoruz. Çözümü bulmak bir sonuç mu? Sinemada sonuç, eğer bir devam filmi varsa jenerik sonunda yeni bağlamı/canavarı görürürüz, yeni bir problem. Ancak gerçek hayatta böyle değildir, bilmediğimiz yerlerde o kadar çok canavara sahibiz ki kendimizin yarattığı çoğu zaman, veya dıştaki canavarlara o kadar çok takılıyoruz ki içteki canavarlarımızı büyütüyoruz böylelikle onlarla uğraşmayıp… Çözüm bir sonuç değil gerçek hayatta, çünkü evrenin kaosunun çözümü olmak zorunda değil, çözümle de pek ilgimiz yok aslında ancak o anda bağıran zihni sessizlikle ödüllendirmek ve rahatlatmak ve böylece zihnin ufkunu birazcık daha açabilmek çok kıymetli. Ne açıldı, ne oldu, o gördüğüm renk neydi gibi sorulardan ziyade an içinde dingin zihin halini yakalamaya çalışmak ve hatta bu halin ötesine geçmek mümkün müdür, daha mı iyidir? Önemi nedir? Benim için hayattan keyif almak ve canavarlarımı birazcık daha sakinleştirmek, okuyup zihnimi eğitmek bu aralar bu sorunun cevabı ancak cevaba da pek takılmıyorum. Bilmem gerekenin şu olduğunu düşünüyorum, kaos hep olacak, sen içindeki kozmosa çapa at. Devamlı. Kaos seni rahatsız etmez belki bir gün böylece. Ve bir bilge söz çıkar zihninden o güne özel belki de, filmdeki odada olduğu gibi. Ama en bilge olanı belki de tutunmamaktır buna bile, gelsin ve gitsin nefes gibi, düşünceler de, canavarlar da, problemler de, sen sabit kal yeter, sabit kaldığını da bil yeter. Ve ne zaman sabitliğin sallansa her zaman sabit bir oturuşa, oluşa, asanaya, dönebileceğini bil, stiram sukham asanam. Bunun bilgisiyle huzura er şimdi, aç gözlerini ve bu huzurun hep sende olduğunu bil ve zihnin sustuğu an onu sürekli canavarlarının en sevmediği yiyeceklerle besle, büyüt; oku, düşün, gül. Huzur oldukça beslemen kolaylaşacaktır, kaosun içindeki sabit, huzurlu, bilgiye aç sen olarak kal. Ve dönüşmeni izle içeriden dışarıya. Bu sebeple şunu soruyorum hepimize şimdi,
Bir dakika durabilir miyiz?
Huzurla ve sevgiyle,
11.01.
Bir Mart gününden.
CEREN ÇİĞDEMOĞLU
Leave a Reply